öncekiTürkçe ezan ve ibadet hakkındasonraki


Türkçe ezan ve ibadet hakkında

Türkçe ezan konusunda ve camiler hakkında size marjinal gelebilecek şeyler düşünüyorum ama bence benim gibi düşünen çok sayıda insan olmalı o yüzden bu konu hakkında düşüncelerimi paylaşmak istedim..

Din demek yaratıcıya olan inancımızı ve bağlılığımızı sağlamlaştırmak o bağlılığımızın verdiği ruhsal güç ve bakış açısıyla yeryüzündeki şeyleri daha farklı bir gözle görüp yaşayabilmemizi sağlayan düşünce ve eylemler bütünüdür.. İbadet yaratıcıyla olan iletişimimizi arttırmamızı sağlayan, O'na olan sadakatimizi ispat etmek için yaptığımız şeyler demektir..

Bizim dinimiz olan İslam için anlatılanlara göre ibadet bir vazife ve zorunluluktur.. Yani yaratıcının emirleri doğrultusunda ona ibadet etmemiz gerekli ve şarttır.. Yaratıcının bize verdiği hayat ve nimetler için belirli saatlerde belirli biçimlerde belirli sözlerle ibadet etmek yaratıcıya olan borcumuzdur ve ödenmezse borçlu olarak gittiğimiz dünyada borçlarımız bizden acıyla tahsil edilecektir.. Bizim dinimizin bir mensubu olarak kalmamız için belirli yasaklar ve uymamız gereken mutlak kurallar vardır.. Eğer bu kurallara uymaz ve yasak olan şeyleri yapma cüretkarlığı gösterirsek yaratıcının kudretini hafife almış, onu kızdırmış oluruz ve gazabına maruz kalırız yahut yine diğer dünyada acıyla bu suçumuz yüzünden cezalandırılırız.. Bizim dinimizde belirli bir ayda oruç tutup nefsimizi terbiye etmek ve belirli bir ayda yaratıcıya adaklar adayıp kurbanlar sunmamız gerekli ve şarttır.. Yine belirli bir zamanda dinimizin yayılmaya başladığı topraklarda bulunan ve her ne hikmetse eskiden de başka bir kaç dinin mensupları için kutsal sayılan hatta bir zamanlar içinde putlar bulunan Kabe isimli yapı etrafında toplu bir şekilde ibadet etmemizde gereklidir..

Bizim dinimizin öğretilerine göre yaratıcımız dünyaya çok sayıda peygamber ve kitaplar göndererek kendisinden ve bizim yeryüzünde nasıl davranmamızı, onun için neler yapmamızı istediğinden ve yapmamızın yasak olduğu şeylerden onlar aracılığıyla bahsetmiştir.. Yaratıcı gücünün kudretini yani neler yapabileceğini bilmemizi istemiş ve eğer dediklerini yaparsak cennet ile eğer yapmazsak cehennem ile ödüllendirileceğimizi bizlere bildirmiştir.. Gönderdiği peygamberler insanlara doğru ve yanlışı anlatmış yaratıcının göndermiş olduğu kitaplarda da yaratıcının sözleri olan ayetler ile doğru ve yanlışların yaratıcının gözünde nasıl olduğu anlatılmaya çalışılmıştır.. İnsanoğlu her şeyi bozup deforme edip manipüle edip kendine göre değiştirmeye çalışmış yaratıcının göndermiş olduğu yaratıcının sözleri olan ayetleri değiştirmiş ve yerine kendi sözlerini koyup önceki kitapları tahrifata uğratmış bunun üzerine bizim dinimizin kitabı olan Kuranı Kerim gönderilmiş ve bu son kitabın bozulmayacağının sözü verilmiştir.. Bizim ülkemizde İslam dinine cumhuriyetimiz kurulmadan önce mensup olduğundan ve o zaman Arap alfabesine yatkın bir dil konuşulduğu için kutsal kitabımızı belki o zaman doğru yorumlamış olabilirler.. Ancak şu anda yaklaşık 100 yıldır Türkçe alfabesini kullanıyoruz ve kutsal kitabımızı doğru okuyup doğru yorumlayabilmemiz için çok iyi derecede Arapça öğrenmemiz gerekmektedir.. Kitabın bozulmayacağının sözü verilmiştir ama bozmaya çalışanların olduğu bilinmektedir.. Hadi diyelim ki kitabı bozamayacakları kesin bilgi ama dinin kaynağı kitap ve sünnete dayandırılmış durumda.. Sünnetler ise bana göre doğruluğu kesin olmayan hadislere dayandırılmış durumda.. İnsanlar kendi aralarında oturup sahih hadis ve sahih olmayan hadisler diye sınıflandırmalar yapmış olsalar da bana göre işin içinde insan varsa illa ki bir yanlışlık vardır hele ki yüzyıllar öncesinden kulaktan kulağa gelen söz öbeklerinin doğru olduğunu hiçbir şey kanıtlayamaz.. İşte bu sebeptendir ki ben dinin tek güvenilir kaynağının yaratıcının sözleri olan ayetler olduğuna inanıyorum o yüzden bunları doğru anlayıp doğru yorumlamak çok önemli.. Kuran'ın söyledikleri dışında her şeyin çarpıtılmış yahut birilerinin çıkarlarına uygun olduğu yahut düşüncelerine doğru geldiği için uydurulmuş şeyler olabileceğini bu yüzden doğru kabul edilemeyeceğine inanıyorum.. Kutsal kitabımızda anlatılanları doğru bir şekilde anlayıp yorumlamak için Arapçayı çok iyi derecede öğrenmem gerektiğini düşünüyorum bunun olması için çok fazla zaman harcamam gerektiğine inanıyorum.. Çünkü eğer kitabın yazıldığı dili tam anlamıyla öğrenemezsem kitabın anlattıklarını doğru yorumlama şansım da olmayacaktır.. Böyle bir zaman ayırma şansım olmadığı için benim tercihim güvenilir bir tefsirden okumak oluyor.. Ben, Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirini doğru kabul edip onu okumayı tercih ediyorum..

Türkçe ezan konusuna gelecek olursam bence insanlar ne söylendiği belli olmayan bir çağrıyı çokta fazla umursamıyorlar sadece umursamış gibi görünüyorlar veyahut sadece bir zamanın geldiğini anlıyorlar ama aslında o çağrının ifade ettiği şeyi anlamıyorlar ve ruhsuz bir şekilde sadece bir ödev yaparmış gibi görüyorlar.. Toplumla beraber hareket etme isteğinden dolayı camilere gidip, ezanı duyduğunda namaz kılıyorlar belki ama bunu bir görev hissiyle bir borç ödeme hissiyle yaparsan ne kadar içten ve ne kadar gerçekçi olacağı konusunda şüpheliyim.. Ben ibadetin yaratıcıyla bir buluşma olduğuna onun huzuruna çıkıp onunla iletişim kurmaya çalışmak olduğuna inanıyorum.. Aslında bunun yani ibadet etmenin belirli saatlerde belirli şekillerde yapılmasını doğru bulmuyorum çünkü bu çok saçma geliyor.. Hadi diyelim ki belirli saatlerde yapılmasını hadi belirli söz ve hareketlerle yapılmasını da kabul ettim diyelim peki ben neden bilmediğim ve konuşamadığım anlayamadığım bir dilde sadece ezberlediğim kelimeleri peş peşe mırıldanarak ne yaptığımı anlayamadan yaratıcıyla bağlantı kurmaya çalışıyorum..? Yaratıcı sadece Arapça konuşuyor olduğu için mi böyle yapıyoruz?? Yahu tüm evreni kainatı yaratan bize Türkçe konuşma yetisi veren yaratıcı Türkçe konuştuğumuz da anlamayacak mı sureleri Türkçe telaffuz ettiğimizde bizi anlayamayacak mı bundan mı korkuyoruz?? Yahut orijinali Arapça olduğu için öyle söylüyoruz diyelim bu şeye benziyor karşımda bir Arap var ben Arapça bilmiyorum ama sadece ezberletilen cümleleri art arda kuruyorum onun karşısında belki o anlıyor ama aslında benim kendimin ne söylediğim hakkında hiçbir fikrim yok.. Bu bir tek bana saçma gelmiyor herhalde o halde neden bu durum kabullenilmiş bunu anlamıyorum.. Türkçe ezan bence namaza yapılan çağrıyı doğru anlamamız yaratıcıyı gerçekten hatırlayıp ona ibadet etme isteğimizin bilinçli bir şekilde ortaya çıkması için gerekli ancak geçmişte ülkemizde okutulan Türkçe ezan bir rezalet bence hadi çeviriyi öyle yaptınız bari ezgiyi aynı ezgi olarak kullanmasaydınız değil mi besteci mi yoktu güfteci mi yoktu ülke de be kardeşim.. Ben şu an ezan sesini duyduğumda açıkçası hiçbir şey anlamadığım için bu duyduğum sesler beni rahatsız etmekten başka bir şey uyandırmıyor bende.. Yaratıcıya olan inancım tam yalnız bize öğretildiği gibi; Ondan korkmanın doğru olduğuna inanmıyorum, insan korktuğu bir şeyi yeterince sevemez, seviyor gibi görünse de en küçük fırsatta ona ihanet edecektir eğer korkuyorsa.. Bu yüzden yaratıcıdan korkmamız gerektiğine, Onun gazabının şiddetinden korkarak; günah işlemekten kaçınmak fikrine karşıyım.. Ben yaratıcıyı çok sevmemiz gerektiğine inanıyorum öyle bir sevgi olmalı ki Onu üzmemek için bir çok şeyi yapmayıp, Onun mutlu olması için bir çok şeyi yapmayı tercih ederek yaşamamız gerektiğine inanıyorum.. Sonunda elde edebileceğimiz hiçbir şey olmasa bile sırf Onu memnun ederek yaşamımı sürdürmeyi isterim ölünceye dek.. Yani eğer Onu üzmeden bir yaşam sürdürüp öldüysem cennete gitmesem de olur cehenneme atılmayı da istemem elbette ama bu dünyada yaptıklarımı sırf cehenneme düşmemek için yapıyorsam bu ne kadar içten ne kadar doğru olur emin değilim..


Ahmet TATAR